Cemal HANİLÇİ

Babalar Ve Çocuklar

Cemal HANİLÇİ

Herkes bir gün mutlaka anne veya baba olur, ama bu gün baba konusuna biraz değinelim isterseniz.
    Baba olmak zordur, babaların hepsi bir gün çocuk olmuştur ancak çocuklar baba olmamıştır, ne zaman baba olur, babalarını anlamak için çocuklar evlenip bir yuva sahibi oluncaya kadar baba olamazlar ve babalarını anlayamazlar.
    Babalarını anlayabilmeleri için evlenmeleri de yetmiyor, evlenip çocuk sahibi olduktan sonra babalarını anlamaya başlarlar, tabi ki bu da yeterli olmuyor, anlamaya başladıktan sonra zaman zaman anlayabilseler bile hala eksik kaldıkları yönleri ve tarafları kalıyor.
    Bizim yaşlarda olan kişilerin ve bizim kuşağın yaşıtlarında her zaman eksik kalan bir tarafı olmuştu, geleneğimiz ve kültürümüz gereğince çocuklarımızı annelerimizin veya babalarımızın yanında kucağımıza alıp öpüp koklayamadık, çocuklarımıza yeterince sevgi veremedik veya gösteremedik.
    Benim babam da bir gelenekçiydi, buna rağmen bazı şeylerde ön görülüydü, o zamanlar her babanın diyemediği ama bazı babaların büyük bir cesaretle dediği ve babaların klasik bir cümlesi olan “ ceketimi satar sizi okuturum”  cümlesini ısrarla demesine rağmen, bizler babamızın ceketini sattırıp okumadık veya okuyamadık bunu kişiselleştirebiliriz. 
    Ama bu gün bazı şeylere sahip isek ve bu gün arkamızda insanlığımızdan, dürüstlüğümüzden veya onurumuzdan bahsediliyor ise, kimimizi babasının çocuğu kimimize işte o adamın oğlu veya kızı deniliyor ise, işte bunu babamıza borçluyuz.
    Babamız bize her zaman dürüstlüğü doğruluğu ve insanlığı öğretti.
Evet, belki bize sevgisini gösteremedi, evet biz onun bizim saçlarımızı okşamasını beklerken o uzaktan gözleriyle sevdi bizi, uzaktan gözleriyle saçımızı okşadı, biz onun kucağına atlayıp şapır şupur öpmek onun da bizi kucağında taşıyarak şımartmasını bekledik hep ama o hiç olmadı,
Her çocuğun kendine has bir kokusu vardır ya, her babanın da kendine has bir kokusu vardır, kimisi ekmek kokar kimisi çimento kakar, kimisi tütün kokar, benim babam ise emek kokardı hasret kokardı.
Küçükken, babalarımızın her şeyi bildiğini genç olduğumuzda babalarımızın hiç şeyi bilmediğini yaşlanınca bazı şeyleri meğer biliyormuş ama kaybettiğimizde meğer babalarımız her şeyi biliyormuş duygusunu hepimiz yaşamışızdır.
Neden babalarımızın kıymetini yaşarken bilmeyiz veya bilemeyiz de kaybettikten sonra onu arar dururuz bunun cevabını kimse verememiştir.
Evet, babalarımız çok meşhur işadamları değildi, çok meşhur yazarlar da değildi, ya da çok meşhur insanlar da değildi ama hepimizin babaları çok güzel insanlar değimliydi? ya da çoğu babalar öyle değil miydi?.
Babalarımız hepimizin kahramanı değil miydi? Kız çocukların ilk sevgilisi erkek çocukların kahramanı, Uzun paltoları pala bıyıkları ile beyazperdede imrenerek baktığımız çoğu artistlere taş çıkartmaz mıydı?.
Hangi yaşta olursak olalım babalarımıza olan hasretimiz özlemimiz geçer mi? Ki hep özlemleri hasretleri içimizde olmamış mıdır? Hele de erken yaşlarda kaybettiğimiz babalarımıza her daim çok büyük özlemler hissetmemiş miyizdir?
    Çok az insan yaşarken babasının kadrini ve kıymetini bilmiştir, ya da şöyle düzeltelim çok az baba sağken evladından evlatlığını tam olarak yaptığına kanaat getirmiştir.
    Her babanın yüreği, kendi babasına evlatlık yapamadığı için dert olmuştur.
    Ya da her evladın babasına evlatlık yapmadığı için dert olmamış mıdır?
    Ama çoğu kişiler hatta herkes bunu babasını kaybettikten sonra yaşamıştır. Ne zaman güçsüz ve çaresiz kalsak hep babamıza olan hasretimiz bizi boğmaz mı? Büyük bir adam öldüğünde arkasında yıllarca yaptıkları şeyler konuşulun anlatılır  ancak babalarımız öldüğünde  ona olan hasretimiz onun bize yaşattığı şeyler bir ömür yaşanır ve söylenir..
    Babalar çocuklarını bir ömür her şeyleriyle birlikte sırtlarında taşır lakin;     Çocuklar babalarını ömründe bir kez taşır, o da mezarına taşırken…
    Babası hayatta olanların babalarının kıymetini bilmeleri, babası vefat edenlerin babalarına Allah rahmet etsin dileklerimle…
Kalın sağlıcakla….
 

Yazarın Diğer Yazıları