Semih Ünal

YA ADALET YA SEFALET!

Semih Ünal

Kıymetli okurlar! Sizleri Necip fazılın, Özdemir Asaf’ın, sizleri Mevlana’nın ifadeleri ile selamlıyorum. Yerin, göğün sahibi olan Allah’ın selamı üzerinize olsun.

Adalet…
Yazının başlığında “adalet” kelimesini görünce devleti, hükümeti eleştiren bir yazı olduğunu düşünmemek elde değil!

Dostlar, adaleti sadece devlette, başkalarında araya araya biz kendimizde olanı da onlara bıraktık yahut bizdekini de kaybettik!

Adalet başkalarında görülünce zevkli ve zahmetsiz olabilir fakat, bazen seyretmek, acizliğin ve tembelliğin çıktısıdır.

Kendini sütten çıkmış ak kaşık gibi berrak ve saydam görenlerin -ki kimse “ben böyleyim” demez- bu yazımı dikkatli okumasını rica ediyorum.

Aziz okurlar!

Adalete sadece mahkeme salonlarında rast gelinmez. Sadece bakanlıktan ibaret değildir! Adalet aslında bir işleyiş, bir sistemdir!

(İnananlar için) adalet aslında bir bakımdan İslamla’da ilişkilidir.

Adaletsizliğin ve haksızlığın neticesinde teferruata girildiğinde İslami bir cezanın görüldüğü kolaylıkla anlaşılabilir.

Peki seyretmek nasıl oluyorda acizliğin ve tembelliğin çıktısı oluyor?

Kabul etmeliyiz ki, insan egoist bir vatlıktır. Başkalarının yaptığı kötü işlerin kendisinde de olduğunu kabul etmez ve sürekli lâf yetiştirir!

E tabii bunları yaparken kendisi, kendi aklına gelmez. İnsan kendi kusurlarını törpülemekte biraz ihmalkâr. Bazı şeyleri halının altına süpürmeyi çokca severiz.

Kendi yorumuma ve sosyal medya mecralarında haklı gördüğüm birkaç cümleye yazımda yer vermek isterim.

Arkadarşlar! Kabul edelim!

Fırsatçıyız, suistimalciyiz, acımasızız, vicdansız olduk, paraya çok kıymet verir olduk ve hatta söylemeden geçmeyeceğim, stokçu olduk!
Ne çok mal yatıştırıyoruz?

5 liralık mala, 10 lira - 20 lira istedik, suçu devlete attık!
Sattığımız meyvelerin çürüklerini poşetin altına, dibine sıkıştırdık ihaleyi rastgele atmaya yükledik!
Müşteriye - satıcıya, aklımız sıra 8-10 TL’yi kâr bilip yalan söyleyip suçu ekonomiye attık!
Daha iyi bir ev ve arabaya sahip olmak için faize başvurduk, şimdiye kadar sefalet içinde olmayı bahane ettik!

Hâl böyle olunca biz de kuraklığı hak ettik!
Aslında bana sorarsanız kötü olan her şeyi hak ettik! Torununa, yeğenine tecavüz etmekte nedir?

Daha geçenlerde televizyonda seyrettik, adam yaşadığı köyde 65 yaş üstü kadın bırakmamış, hepsi kaçmış köyden!

Kuraklığı bırak, başımıza taş yağsa “yine iyi yırttık!” Demeliyiz!

Ya adaletli olacağız, ya da sefaleti kabul edeceğiz!

Bu yıl ki yağmursuzluğu, bu ve bunun gibi sebeplere mâl etmemiz gerektiği görüşündeyim.

Şener Şen’in “Züğürt Ağa” filmindeki, ağa’nın tarladaki “birimiz bir halet ettik ama hangimiz?” Sözünü söylediği sahneyi tebessümle hatırlatmak isterim:)

Kıymetli okurlar!

Hatalarımızın ve yanlışlarımızın farkında olup kendimize çekidüzen vermek bizim elimizde.

Kuraklığa karşı elimizde büyük bir koz var! Dürüst olmak! :)

Tüm İslam aleminin 3 aylarını tebrik ederim!

Selametle, sağlıcakla kalın…

Yazarın Diğer Yazıları