Erdal Öztürk

Acının Rengi Olmaz

Erdal Öztürk

24 Ocak ta Elazığ ve Malatya da meydana gelen depremde kimimiz işten argın yorgun evine gelmiş yemek yemeye çalışırken, kimimiz çay ve kahve içmeye çalışırken, kimimiz sohpet ederken, kimimiz misafirlikteyken, kimimiz telefonla konuşurken, kimimiz tv izlerken ve kimimiz uykudayken sarsıldık; herkeste aynı korku herkeste aynı telaş ve panik. Canımızı sevdiklerimizi çocuklarımızı kurtarmanın derdine düştük. Para pul mal mülk hiç kimsenin aklına gelmedi gelemezdi de. Daha önce belki depremi yaşayanımız vardı ama bu kadar korkutucu bir depremi ilkez yaşayanlarımız yaşadıklarına inanamıyordu. Çığlıklar bağrışmalar birbiri arkasına geliyordu. Ölümle yaşam arasında korkuyla geçen saniyeler bitmek bilmiyordu. Yaşadıklarımız bir film şeridi gibi gözlerimizin önünde kayıp gidiyordu. O sıcacık evlerimize artık giremiyorduk. O güvenli huzur ve sevgi dolu evlerimize giremiyorduk. Dışarısı buz gibi. İnsanı iliklerine kadar üşüten bir hava var. Ama bu kimsenin umrunda değil herkes birbirinde haber almanın derdine telaşına düştü. İyi bir haber almanın da kötü bir haber almanın da sevincini üzüntüsünü hep birlikte yaşadık. O anı yaşayanlar onlar yada şunlar bunlar değildi. İnsanlar o korkunç depremi yaşadı. Canlılar yaşadı. Böyle bir gecede acının rengi olmaz acı hepimizin acısı. Dilerim bu tür Afetler bir daha yaşanmaz. Ama ne yazık ki yaşamaya mecburuz bu doğanın bir kanunu. Biz bu durumları yaşamaya yaşayacağız da önemli olan bu yaşanacak olan olayların önüne geçebilmek için önlem alabilecekmiyiz?

İşte bütün sorun burada. Yaşadığımız her deprem bize acılar yaşatıyor. Öyle ise vakit kaybetmeden acilen önlem almamız gerekiyor. Eski binalar tespit edilerek yıkılmalı yerine depreme dayanıklı binalar yapılmalıdır. Kentsel dönüşümün ne yazık ki adı var ama kendisi ortalar da pekte yok. İktidar partisi ve muhalefet bu konuda bir olup radikal kararlar almalı ve uygulamaya geçirmelidirler. Çünkü acıyı yaşayan bizleriz. Yeni yapılan binalar çok iyi incelenmeli ve denetlenmeli. Depreme dayanıklı yapılması için bir kriter koyulmalı ve yapılacak bütün binalar bu kriterlere göre yapılmalıdır. Eğer bunu başarırsak inan ki deprem sadece deprem olarak adlandırılır. İşte buna örnek mi istiyorsunuz Japonya gerçeğine bakmanız yeterlidir.

Ülkemizde o kadar çok çürük bina var ki her şehirde her köyde içinde yaşamak zorunda olduğumuz. Sonra bir depremle kader deyip geçiştirdiğimiz.   Yıllardır bu acıyı öyle yada böyle yaşıyoruz. Ama yıllardır da hiç bir önlem alınamıyor. Bakalım daha ne kadar acı yaşayacağız. Allah hepimizi bu tür Afet'lerde korusun demekten başka elimizden bir şey gelmiyor.

Ateş düştüğü yeri yakıyor. Oysaki üstad ne güzel de demiş "Nerde bir insan ölse hepimiz oralıyız" Önlem alırsak ve kaçak göçük çürük binaları yıkıp yerine sağlamlarını yaparsak işte o zaman kader demekten kurtuluruz.

Böyle acılar karşısında kimse ama hiç kimse siyasi şovların peşine düşmesin. Böyle bir süreçte hiç kimseyi ayırmadan herkesin yardımına koşulmalı. Acı hepimizin acısı ve onun için diyorum ki acının rengi olmaz.

Ülke olarak hepimizi derinden üzen bu depremde ölenlere Allahttan rahmet yaralılarada acil şifalar diliyorum.

Yazarın Diğer Yazıları