III. Eğitimde Hikâyenin Gücü Sempozyumu İnönü Üniversitesinde Gerçekleştirildi

III. Eğitimde Hikâyenin Gücü Sempozyumu İnönü Üniversitesinde Gerçekleştirildi

Üniversitelerdeki tüm bilim dallarında “Hikâye Etme Yönteminin” kullanılmasının katkısını vurgulayan Eğitimde Hikâyenin Gücü Sempozyumu, İnönü Üniversitesinde gerçekleştirildi.

Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen açılış törenine İnönü Üniversitesi Rektörü ve Sempozyum Onursal Başkanı Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Sempozyum Başkanı ve Fen Edebiyat Fakültesi Matematik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Müge Karadağ, Sempozyum düzenleme kurulu üyeleri; Prof. Dr. Mehmet Cengiz Yakıncı, Prof. Dr. Hilal Türker Alan, Doç. Dr. Barış Yılmaz, Doç. Dr. Hakime Aslan, Geleneksel El Sanatları Sunum Müdürü Ayşe Denizli Tüzün, Öğr. Gör. Olcay Korkmaz’ın yanı sıra Mevlana'nın 22. Kuşak Torunu Esin Çelebi Bayru, akademisyenler ve öğrenciler katılım sağladı. Sempozyum saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından başlayan açılış konuşmaları ile devam etti.

İlk olarak konuşmasına sempozyum ekibi olarak katılımcılara teşekkürlerini ileterek başlayan Prof. Dr. Müge Karadağ hikâyeleştirmenin tanımını yaptı. Karadağ “Eğitimde hikâyeleştirme yöntemi hem olayın daha iyi anlaşılmasını hem de beyinde karar verme noktasına büyük ölçüde etki etmesini sağlamaktadır. Bu yöntem bilgilerin somutlaştırılması ve kalıcılığın arttırılması yönünde önemli bir öğretim metodudur. Bu bağlamda düşündürmesi, sorgulaması ve olaylar özelinde neden-sonuç ilişkisi yaratarak bağlantı kurması açısından sıradanlıktan kurtarır. Birey dâhil olduğu hikâyede kendini ifade etme gücü bulur. Böylelikle hayal gücü ve analitik düşünme yeteneği gelişir.” şeklinde konuştu.

Beynin iki yarımküreden oluştuğunu ve bu iki yarımküreyi kullanmanın beyni tam kapasitede çalıştırdığını vurgulayan Prof. Dr. Mehmet Cengiz Yakıncı, hikâye yazmanın önemine değindi. Hikâyelerin duygulara dokunduğunu belirten Yakıncı, bu sayede başarının etkilendiğini ve eğitimde kalıcı öğrenmenin gerçekleştiğini söyledi.

Hikâye denince aklına çocukluğunun geldiğinden bahseden Esin Çelebi Bayru çocukluğu hakkında şunları söyledi:

“Eğitimde hikâyenin gücünü birebir yaşamış bir insanım. Çocukluğumda babaannem hikâyeler anlatırdı. Hikâye anlattıktan sonra bize mutlaka hikâye içindeki ‘Kurt sen olsaydın ne yapardın? Tavus kuşu sen olsaydın nasıl düşünürdün? O çocuk sen olsaydın nasıl düşünürdün?’ gibi sorular sorardı. Bugün görüyorum ki interaktif eğitimde de bu var. Babaanneme çok teşekkür ediyorum. Allah mekânını cennet etsin. Daha çocuk yaşımızda bizleri bu şekilde yönlendirdi. Yaşımızı alıp mesnevi okuyabilecek hale geldiğimizde gördüm ki o hikâyelerin hepsi mesnevideki hikâyeler. Bizi onlarla büyütmüş ve hikâyenin içine sokmuş.”

Son olarak söz alan Rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay “14 yıldır üzerinde çalıştığımız bir konu bugün üçüncü kez bir sempozyumda değerlendirildi. Çalışmamız Türkiye’de nitelikli çok sayıda taraftar buldu. Hikâyeyi eğitimde kullanmak öğrenmeye önemli ölçüde katkı veriyor. Bunun çok önemli olduğuna inanıyorum. Yöntem, sağlam bir yöntem. Bu yöntemi eğitimde bir disiplin olarak kullanmayı daha da yaygınlaştırmak önem arz ediyor. Ben bir tıp hekimiyim ve bu yöntem tıp dünyasında çok etkili. Ömer Seyfettin Kaşağı’da kuşpalazını (difteri) öyle güzel anlatıyor ki, hiçbir tıp kitabında kuşpalazı anlatıldığında bir tıp öğrencisi ve doktorunun aklında bu kadar güçlü kalmıyor.” sözlerini kullandı.

Konuşmasının devamında Rektör Kızılay, sürecin başından itibaren işi sahiplenen ve katkılarıyla destek olanlara teşekkür etti.

Açılış konuşmalarının ardından piyanoda Dr. Öğr. Üyesi Olcay Korkmaz ve kemanda Dr. Öğr. Üyesi Tuna Taşdemir’in yer aldığı müzik dinletisi sunuldu.

Hediye takdimi ve toplu fotoğraf çekiminin ardından başlayan sempozyum oturumları farklı disiplinlerden gelen 27 sunumla yüz yüze ve çevrim içi olarak devam etti.

Bakmadan Geçme