MHP'li Yalçın TÜRKGÜN Gazetesine konuştu

Partisine yönelik maksatlı saldırıları gazete TÜRKGÜN'e değerlendiren MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın şunları ifade etti:

MHP Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. E. Semih Yalçın MHP'yi saldırganlıkla, saldırı planlamakla itham edenler; önce iğneyi kendilerine batırmalı, kendi sakıncalı üslup ve eylemlerini gözden geçirmelidir” dedi. Yalçın, “Milletten gelen birtakım tepkilerin partimizce organize edilmiş gibi gösterilmesi, doğrudan millete hakarettir” diye ifade etti.

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Prof. Dr. E. Semih Yalçın, “Başına saldırı olayı gelen malum kişilerin, daha ne olup bittiği anlaşılmadan doğrudan MHP'yi, onun saygın liderini ve şahsımı peşinen hedef göstermesi, pis bir tezgâhın işaretidir” dedi.

Partisine yönelik maksatlı saldırıları gazetemiz TÜRKGÜN'e değerlendiren MHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın şunları ifade etti:

“Bir siyasetçi taslağıyla iki yüzkarası gazetecinin uğradığı saldırıların ardından, şer cephesi tarafından partimiz hakkında bir linç kampanyası başlatılmıştır.

Malum saldırılar üzerine; partimize sövmek, mensuplarımızı ve Ülkücü Harekete gönül veren milyonları kamu vicdanında mahkûm etmek için çırpınan birtakım fırsatçılar ve karanlık mahfiller harekete geçmiştir.

Liderimiz, partimiz ve mensuplarımız hakkında her türlü bühtanı dillendirip her türlü hakareti kendine vazife sayanların; tepki gördüklerinde “Hak, hukuk!” diye feryat etmeleri büyük garabettir.

Evet, hukuk herkese lazımdır. Türkiye, şüphesiz bir hukuk devletidir. Siyasette de şahıslar ve siyasi partiler arasında hukuk düzeni egemendir.

Bir de siyasette teamüli hukuk vardır ki bu tamamen kişilerin irfan ve vicdanına, siyasi partilerin tutumlarına, toplumun örf ve âdetlerine göre şekil almaktadır.

Partimize karşı hiçbir beşeri kurala riayet etmeyen, her türlü iftira ve haksız isnatta bulunup üstelik bunu demokratik hak gibi görenlerin tepki görünce feveran etmeleri, her iki hukukun da ihlali anlamına gelir. Bu durum, keyfiliğin göstergesidir.

Siyasette rakiplerini hasım addederek “mağara hukuku”nu tatbik edenlerin, anladıkları dille muhatap olduklarında şaşırmamaları ve şikâyet etmemeleri gerekir.

Bununla birlikte MHP, siyasi duruşu ve tercihleri yüzünden uğradığı saldırılara, her iki hukuki yoldan cevap vermekte, asla antidemokratik ve gayriinsani yöntemlere başvurmamaktadır.
Isırgan siyasi üslup ve ölçüsüz eleştirilere karşı milletçe gösterilebilen tepkilerin sorumlusu, bunu bilerek davet ve tahrik edenlerdir.

Ayrıca milletten gelen birtakım tepkilerin partimizce organize edilmiş gibi gösterilmesi, doğrudan millete hakarettir.

Başına saldırı olayı gelen malum kişilerin, daha ne olup bittiği anlaşılmadan doğrudan MHP'yi, onun saygın liderini ve şahsımı peşinen hedef göstermesi, pis bir tezgâhın işaretidir.

Anlaşılmaktadır ki MHP, bilerek ve istenerek hedef gösterilmektedir.

Kaset komplolarının patladığı ve FETÖ terör şebekesine bağlı televizyon yayınlarında itibar suikastlarının başlatıldığı 2011 yılından bu yana, Türkiye'de siyasete birçok virüs bulaşmıştır.

Tahammülsüzlük, hoşgörüsüzlük ve hukuksuzluk; siyasetin diline ve eylemlerine hâkim olmaya başlamıştır.

Eleştiride şiddet ve saldırganlık; yalan, iftira ve fitne, politika malzemesi hâline gelmiştir.

Bunun sonucunda siyasetçiler veya partiler arasındaki mücadeleler, rekabet havasından çıkıp husumet ve düşmanlık boyutuna ulaşmıştır.

Millet çoğunluğunun oyunu alan, seçilmiş bir cumhurbaşkanına “sözde” diyecek kadar gözünü karartan “sözde” siyasi parti genel başkanlarının türemesi bu yüzdendir.

Geçmişte beceriksizliği yüzünden bulunduğu makamdan azledilince, sırf intikam ve kavga için kendine geleceği olmayan, oyuncak parti kurup elemanlarını oraya buraya saldırtan “sözde” genel başkanların çıkması bu sebepledir.

Hâlbuki cumhurbaşkanı için sözde demek, onu seçen %52'yi aşkın seçmen çoğunluğunu da “sözde seçmen” olarak görmektir.

Bu mantığa göre, millî irade de sözdedir.

İşte “mağara hukuku” budur.

Bu, hukuksuzluğun hukukudur.

MHP'yi saldırganlıkla, saldırı planlamakla itham edenler; önce iğneyi kendilerine batırmalı, kendi sakıncalı üslup ve eylemlerini gözden geçirmelidir.

Siyasette başkalarını kıyasıya tenkit etmek kolay, özeleştiri zordur.

Özeleştiri; erdem, insaf, izan ve vicdan gerektirir.

MHP; daima meşruiyetten, haktan ve hukuktan yana olmuştur.

Ancak MHP; haksızlık karşısında susan dilsiz şeytan olmamış, uğradığı her türlü saldırıya gereken karşılığı hukuk çerçevesinde vermeyi bilmiştir. Bundan sora da cesaretle verecektir.
MHP, Türk siyasetine ve Cumhur İttifakına sunduğu önemli ve sorumlu katkının mağara hukukuyla zarara uğratılmasına asla müsaade etmeyecektir.

MHP; demokrasi, insan hakları ve hukuk gibi kavramları iğdiş ve istismar ederek üste çıkmaya, galebe çalmaya çalışanların oynadığı karanlık oyunları, boşa çıkarmakta tereddüt etmeyecektir.

Milletimiz; kimin haklı, kimin haksız olduğunun farkındadır.

Milletimiz; hırtla kurdu, aslanla sırtlanı birbirinden ayıracak basirettedir.

Son yaşananlardan kendisi ve ülkesi için ders çıkarmayıp siyasi rant elde edeceği zannıyla toplumu kışkırtmaya devam edenler, ziyandadır. Bu gibilerin eline hüsrandan başka bir şey geçmeyecektir.”

TÜKGÜN

Bülten

Bakmadan Geçme