
FARKINDALIK DİYORUZ DA!
Mir Murat Demir
Aklın var ise insansın, insansan farkındasın, farkında olup olmamak, devam edip etmemek, farkına varıp varmadığını kendi beynine ve çevrene gösterip göstermemek yine kendi elinde. Sağlıklı bir yaşamın var ise, sağlıktan kastım duyu organlarının görevlerini yapıyor olması ve beyninin aktif görevini yapıyor olması yeterli farkındalık içinde bir hayat sürmek için. Tanım yapıp sınırları çizerken insanların özgür olması varsayımı ile devam ediyorum. İnsan özgür değilse duyu organları faal olsa dahi beyni aktif çalışsa dahi duraklamalar ve aksamalar, sapmalar olasıdır. Farkında olmak bir bütünlük gerektirir, tetikleme ve gereğini yerine getirme. Farkındalık kavramından yola çıkıp kendimizden başlayarak samimi ve gerçeklerle yüzleşerek yürümemiz bizi hayatımız boyunca hep başarılara ve zaferlere götürmez ama bu yöntem mutlu olmamızı sağlar. Toplumsal yanlış tanımda “kendi kendine konuşana deli derler” diye bir inanış olsa da, tam tersi, kişinin kendisiyle konuşması, kendisini iyi anlaması, hem iyi bir anlatıcı hem iyi bir dinleyici olup mutlu bir yaşama kapıyı aralamasıdır.
Kendinizle konuşun, sıklıkla konuşun, gerektiğinde yine konuşun, aksilikler olduğunda da konuşun, planlarınızın isabetle devam ettiğini görüp yaşadığınızda da hem kendinizle konuşun hem de kendinize teşekkür edin. Bir tüyo daha vereyim ( açık alanda, başkaca insanların olduğu yerlerde değil, gereksiz izaha gerek yok) kendi yanağınızdan bir makas alın, yine iyisin, yine süpersin deyin.
Kendinizi keşfedin, öyle ya, farklı coğrafyaları keşfetmek, tanımak, gezmek, farklı insanlarla tanışmak, dinlemek, anlamak iyi, güzel, hoş elbette. İnsanın kendisini keşfetme öncesi, tüm hassasiyet ve zafiyetlerini tespit edip bilmesi öncesi yapılan dışa dönük faaliyetler eksiktir, yarımdır, tedirginlik yüzdesi fazladır.
Uyandınız, işe gideceksiniz, çalışıp efor sarf edeceksiniz, oysa daha fazla yatakta olmak, uyumak. Bu ruh halinden sıyrılmanın tek ve kesin yolu, ilerleyen emeklilik yıllarımda en az bağımlılıkla en iyi hayatı yaşayabilmem için bunları yapıyorum diye kendi düştüğünüz çelişkili halden kendinizi çıkarıp enerji dolu işe gidiyorsunuz ve giderken de çalışırken de mutlu oluyorsunuz.
--
“Bilinçli Farkındalık Nedir? Ne İşe Yarar?” adlı blog yazımızda farkındalığın ne olduğundan ve öneminden bahsetmiştik. Özetle bilinçli farkındalık kazanan bireylerin kendi tercihlerinin merkezi olmaya başladığını ve kendilerini daha mutlu eden seçimlerle olumsuzlukları da kabullendiklerini söyleyebiliriz. Bunu deneyimlemek için hayatımızın farklı alanlarımda uygulamalar yapmaya ihtiyaç duyarız. Çok boyutlu farkındalığı sağlamak için beş basamak aşılmalıdır. Kişinin kendisinden başlayıp çevresel ve evrensel algıyla devam eder. Kişinin önce kendisi ve duygularıyla ilgili farkındalık kazandıktan sonra çevresine olan algısının değişebileceği düşünülmektedir.
1. Basamak Fiziksel Farkındalık
Duyu organlarımız aktif bir şekilde çalışır. İç dünyamızı tanımlamak duyu organlarımızla algıladıklarımızla başlar. Hangi kahveyi sevdiğimiz hangi mekânlarda oturmaktan hoşlandığımız duyularımızla algılayarak yaşadığımız deneyimlerle yaptığımız seçimlerdir. Gün içerisinde yaptığımız eylemler konusunda tercihlerimizin olması hayatımızı kaliteli kılacaktır. Sevdiğimiz şeyleri sevmediklerimiz arasından ayırmak için duyusal deneyimlerimize kulak vermeliyiz. Fiziksel farkındalık dört duyu organımızla hissettiklerimizi fark etmemizi sağlar. Yoğun hayat biçimimiz nedeniyle bazı zevk aldığımız şeylerin tadına varamıyoruz. Sevdiğimiz bir yemeğin tadına varmadan yiyoruz çoğu zaman. Aklımız yaptığımız eylemde değil düşüncelerde olabiliyor. Sevdiğiniz yemekleri yavaşça ve ağzınızda dağılmasını hissederek yemeye çalışın. Sanki daha önce hiç yememişsiniz de ilk kez tadına varıyormuşsunuz gibi tada odaklanın. Her gün geçtiğiniz yolda yürürken bu kez etrafınıza odaklanın çevrenizi görmeye ve işitmeye çalışın.
2. Basamak Duygusal Farkında Olma Hali
Fiziksel farkındalığın bizde uyandırdığı hisleri duygusal farkındalık yoluyla algılarız. Size neyin nasıl hissettiğini bilmeniz tercihlerinizi değiştirecektir. Duygularınızı anlamanız ve tanımlamanız farkındalığın diğer adımları için kritiktir. Zaman zaman üzgün hissederiz ama nedenini bilmeyiz. Bunun nedeni duygusal farkındalığımızın zayıflığıdır. Eğer duygularımızın değiştiği süreci takip edebilirsek neden değiştiğini algılamamız da daha kolay olur. Duyguları fark etme için yapılabilecek bir diğer pratik ise. Bugün neler yaptım ve bana nasıl hissettirdi diye düşünmektir. Fiziksel ve duygusal farkındalığı birleştirerek bir pratik yapmak da harika bir fikir olabilir. Örneğin hiç gitmediğiniz bir kafeye giderek kafeyi gözlerinizle tarayın ve yediğiniz tatlıyı farkındalıklı yiyin. Beğendiniz mi? Kafedeki neler hoşunuza gitti ya da gitmedi.
3. Basamak Düşüncesel Farkındalık
Düşüncesel farkındalık duyguların düşüncemize yansımasıyla ilgilidir. Biz insanlar sıklıkla olumsuz duyguları örtmeye meyilliyiz. Ancak olumsuz duyguların da içimizde birikmemesi için yaşanması gerekmektedir. Aksi takdirde bu duygular düşüncelerimize yansır ve düşüncesel farkındalık zedelenir. Büyük öfke duyduğunuz ama öfkenizi yansıtamadığınız birisini düşünün. O öfkeyi belki kendi içinizde bastırdınız belki de karşıdakiyle yüzleşme fırsatınız olmadı. Eğer bu kişi hali hazırda hayatınızın bir parçası ise düşüncelerinizi güzel bir dille yansıtın. Olayın üzerinden zaman geçse bile “Ben sana çok kızmıştım.” demeniz karşınızdakinin sizi anlaması için çok önemli. Bu kişi hayatınızda değilse illa bu duyguyu karşınıza aktarmanız gerekmiyor. Fakat bu kişiyi hayal edebildiğinize göre hala duygularınızdan sıyrılamamışsınız demektir. Duygunuzu fark ederek o kişiye söylemek istediklerinizi aynanın karşısına geçip söyleyin ya da yazın. Yazmak düşünsel farkındalık için en değerli araçlardandır. Yazarken duygularımızı düşünerek aktarırız ve düşünceden çıkarlar.
4. Basamak Sosyal Farkında Olma Hali
Önceki üç basamakla kendimizle ilgili farkındalığımızı arttırdığımıza göre sıra etrafımıza geldi. Başkalarının duygularının ve düşüncelerinin ne kadar farkındayız? Başka insanların ne düşündüğünü, neyi istediklerini rahatlıkla fark etmemiz sosyal hayatımızı kolaylaştıracaktır. İnsanların ihtiyaçlarının sizden farklı olabileceğini bilmek farklı bireyleri kabul etmekten geçer. Sosyal farkındalık çevremizin bizden farklı düşünebileceğini algılayabilme gücüdür. Bizden farklı insanları yargılama eğiliminde bulunabiliriz. Sosyal farkındalığımızı güçlendirmek için yargılamadan önce anlamayı seçin. Her birey kendine özgüdür. Sizden farklı koşullarda büyümüş ve gelişimini tamamlamış birinden bahsediyoruz. Sizden farklılaştığı düşünceler elbette ki olacaktır. Bu farklılıkla yüzleşerek kabul etmeliyiz. Başkalarına karşı empati yeteneği kurabildiğimiz zaman hayat daha da kolaylaşacaktır. Arkadaşınız sizden farklı düşündüğü için ondan uzaklaşmak yerine sizden farklı görüşleri de algılayarak bakış açınızı geliştirmek de bir seçenektir.
5. Evrensel Farkındalık
Son adım evrensel farkındalık bize evrende büyük bir şeyin küçük bir parçası olduğumuzu öğretir. Tüm canlılar bir bütün olarak evreni oluştururlar. Yaptığımız eylemler çevreyi etkilemektedir. Büyük evrende küçük bir parça olarak yaptığımız eylemlerin iz bıraktığını algılayın. Evrende var olmamızın bir nedeni vardır diyebiliriz. Herkesin kendine göre seçtiği bir neden hayatı anlamlı kılacaktır. Kendimiz ve etrafımızla ilgili farkındalığımızı geliştirdikten sonra evrensel bakış açımızı belirleyebiliriz. “Benim evrene fayda sağlayacak hayat amaçlarım nelerdir?” sorusunun cevabı farkındalığın dört basamağının ardındaki son basamakta gizlidir. “abapsikoloji” web sayfasından alıntı yaptığımdan gıyaplarında da olsa teşekkür ediyorum.
..
Farkındalık, fark etmek, dünyada ki, evrende ki her şeyin farklı olduğunu, farklılıkların görselliğin, görünümün dışında da olabildiğini görmek, farklı olanları da görüp kümelendirmek, anlamak, algılamak, öncelikli insanın kendisinden başlayarak, kendisini tanımak, dünyayı insanları, canlıları tanımak, evreni ve muazzam denge ve döngü içerisinde ki akışı görüp kavramak. Fark etmek farkında olunmaya dair atılmış isabetli ve doğru atılmış ilk adım, karardır.
Mir Murat Demir