Günümüzde bazı kavramlar ya unutuluyor ya da yanlış anlaşılıyor. Vefa da onlardan biri. Eskiden bir insanın arkasından “çok vefalıdır” dendi mi, o kişiye gözü kapalı güvenilirdi. Şimdi ise “vefalı” olmak bazen saflıkla, hatta aptallıkla eş tutuluyor. Peki sormak gerek: Vefalı olmak gerçekten suç mu?
Vefa; dostluğu, sadakati, geçmişe saygıyı, bir zamanlar paylaşılanları unutmamayı ifade eder. Ne yazık ki bugünün hızlı tüketilen ilişkilerinde bu değer “fazlalık” gibi görülmeye başlandı. İnsanlar; vefa göstereni, arayıp hal hatır soranı, zor zamanlarında yanında olmayı görev bilenleri anlamakta zorlanıyor. Çünkü alışkanlık haline gelen çıkar ilişkilerinde, “işi düşünce arayan” tavrı normalleşmiş durumda.
Vefa bir yük değildir. Vefa, insan kalabilmenin sessiz nişanesidir. Bir öğretmeni yıllar sonra ziyaret etmek, eski bir dosta “nasılsın?” demek, annesinin emeklerini unutmamak, bir vefa borcudur. Oysa bazen insanlar, vefalı davranışları istismar eder. “Nasıl olsa gelir”, “o yine affeder”, “beni yarı yolda bırakmaz” diye düşünürler. Ve böylece vefalı insanları yorar, kırar, hatta yalnız bırakırlar.
Yine de vefa göstermekten vazgeçmemeli. Çünkü dünya, hala vefalı insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor. Kalbiyle yaşayan, hatır bilen, vefayı yük değil sorumluluk sayan insanlar olduğu sürece, insanlık adına umut var demektir.
Vefalı olmak suç değildir; aksine, en büyük erdemlerden biridir. Suç olan, vefaya değer vermemek, onu kötüye kullanmak ve vefasızlığı sıradanlaştırmaktır.