6 Şubat 2023 depremleri, Malatya’nın yalnızca fiziki yapısını değil; ekonomik, sosyal ve kurumsal dokusunu da derinden sarsmıştır. Böylesi olağanüstü dönemlerde kurumları, anlık ve görünür yardımlarla değil; uzun vadeli ayakta kalma, üretimi sürdürme ve yeniden inşa süreçlerine katkı sunma kapasiteleriyle değerlendirmek gerekir. Bu çerçevede Malatya Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), kimi zaman sert eleştiriler alsa da, sessiz fakat hayati bir sorumluluğu yerine getirmektedir.
Deprem sonrası oluşan kaos ortamında üretimin tamamen durmaması, sanayicinin ve esnafın sistemin dışında kalmaması için kurumsal mali disiplinin korunması bir tercih değil, zorunluluktur. MTSO’nun aidat tahsilatını sürdürmesi bu nedenle eleştiri konusu yapılmıştır. Oysa aidat geliri olmayan bir odanın ne proje üretmesi ne de üyelerinin sesi olabilmesi mümkündür. Kurumsal sürdürülebilirlik, zor zamanlarda dahi taviz verilemeyecek bir ilkedir.
MTSO Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun “üyelerimizin yanındayız” söyleminin sahada yeterince karşılık bulmadığı yönündeki eleştiriler de bu bağlamda hakkaniyetli değildir. Deprem sonrası Ankara nezdinde yürütülen temaslar; bakanlıklar ve TOBB düzeyinde gerçekleştirilen girişimler, kredi ve teşvik mekanizmalarının gündemde tutulması doğrudan ve anında sonuç üretmese dahi Malatya iş dünyasının görünürlüğünü ve taleplerinin sürekliliğini sağlaması açısından son derece önemlidir.
Son dönemde tartışma konusu edilen kitap çalışması ve kültürel faaliyetler ise meselenin başka bir boyutunu oluşturmaktadır. Bir ticaret ve sanayi odasının yalnızca ekonomik göstergelerle sınırlı bir rol üstlenmesi beklenemez. Kentin hafızasını, vizyonunu ve entelektüel birikimini desteklemek de kurumsal sorumluluğun doğal bir parçasıdır. Kültürel üretimi “rant” ya da “israf” olarak nitelemek, iyi niyetten uzak bir yaklaşımı yansıtır. Aksine, kriz dönemlerinde bu tür çalışmalar toplumun moralini ve ortak bilincini diri tutar.
Basın camiası içinde farklı görüşlerin olması elbette doğaldır. Ancak bir çalışmayı ya da bir ismi hedef alarak kurumun bütününü itibarsızlaştırmaya çalışmak Malatya’ya kazanç değil, zarar getirir. Bugün ihtiyaç duyulan şey kişisel hesaplaşmalar değil; birlik, sağduyu ve yapıcı eleştiridir.
MTSO’nun geçmişten bugüne Malatya sanayisine kazandırdığı organize sanayi bölgeleri, yatırımcı ilişkileri ve kurumsal temsiliyet göz ardı edilmemelidir. Mevcut yönetim popülist adımlar atmıyor olabilir; ancak zor zamanlarda “gemiyi yüzdürmek”, rüzgârla poz vermekten çok daha kıymetlidir.
Oda seçimlerinin yaklaşması, elbette farklı adayları ve görüşleri gündeme getirecektir. Bu demokratik bir haktır. Ne var ki değişim talebini dile getirirken mevcut yönetimi toptan “başarısızlık” etiketiyle mahkûm etmek, Malatya iş dünyasının ortak emeğine ve mücadelesine gölge düşürür.
Kent Hafızasına Dair Bir Çalışma ve Yönetilen Bir Kriz
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası’nın kuruluşunun 102. yılına özel olarak hazırlanan ve kentin ekonomik hafızasını kayıt altına alan eser, düzenlenen kahvaltılı basın toplantısıyla kamuoyuna tanıtıldı. Organizasyonun genel havası samimi ve özenliydi. Oğuzhan Ata Sadıkoğlu’nun sakin, mütevazı ve kapsayıcı tavrı salonda olumlu bir atmosfer oluşturdu.
Ancak kitabın basın mensuplarına dağıtılmasıyla birlikte, önsözde yer alan bir isim ve kaynakça bölümünde Malatya’nın köklü yerel gazetelerine yer verilmemesi, haklı bir rahatsızlığa yol açtı. Programın akışı bu eleştirilerin gölgesinde kaldı.
Bu noktada altı çizilmesi gereken husus şudur: Oğuzhan Başkan, yaşanan bu durum karşısında net ve sorumlu bir duruş sergilemiş, basın mensuplarından içtenlikle özür dilemiştir. Kriz anında sergilenen bu tavır, liderliğin yalnızca başarı anlarında değil, eleştirinin ortasında da kendini gösterdiğini ortaya koymuştur.
Yaşanan gerilimin programın genel ruhuna zarar vermesi ise doğru değildir. Malatya basını ile MTSO arasındaki bağ, anlık tepkilerle zedelenecek kadar zayıf değildir. Bu tür hassasiyetlerin, sağduyu çerçevesinde ve diyalogla çözülmesi mümkündür.
Kitapta adı geçen isimle ilgili kaynakça eksikliğinde kasıt olup olmadığı elbette net değildir. Ancak yeterince tatmin edici bir açıklamanın yapılamamış olması, kamuoyunda soru işaretlerinin büyümesine neden olmuştur. Eğer bir hata söz konusuysa, bu hata Malatya’nın ortak hafızasına yakışmamış ve eksiklik olarak kayda geçmiştir.
Tüm bu tartışmalara rağmen, MTSO’nun 102. yılına özel hazırlanan bu eser, Türkiye genelinde örnek gösterilebilecek nitelikte bir çalışmadır. Kent belleğini kayıt altına alma cesareti ve vizyonu takdire şayandır.
Malatya Ticaret ve Sanayi Odası, tüm eksiklerine rağmen bugün hâlâ bu şehrin ekonomik omurgalarından biridir. Eleştiri elbette olacaktır ve olmalıdır. Ancak eleştirinin adil, yapıcı ve Malatya’nın ortak menfaatini önceleyen bir zeminde yapılması şarttır. Bugün ihtiyaç duyulan şey, yüksek sesli sloganlar değil; akıl, sabır ve kurumsal devamlılıktır.
Gerçek liderlik, alkışlanan anlarda değil; eleştirilerin ortasında sergilenen duruşla ölçülür. Ve bu şehir için kalıcı olan da tam olarak budur.