Malatya tarihinin en zor dönemlerinden birinden geçiyor. Depremlerin ardından sosyal, ekonomik ve kentsel anlamda derin yaralar alan bu şehir, her zamankinden daha fazla dayanışmaya, üretkenliğe ve liyakat sahibi kişilerden gelecek akılcı çözümlere ihtiyaç duyuyor. Fakat tam da böyle zamanlarda ortaya çıkan ve kendisini “şehrin olmazsa olmaz aktörü” şeklinde konumlandırmaya çalışan bazı isimler, gerçek sorunların üstünü gösterişle kapatma gayretine giriyor.
1. “Sivil Toplum Temsilcisi” Maskesiyle Siyasete Oynayanlar
Malatya kamuoyu, son yıllarda belirli kişilerin STK kimliğini bir sıçrama tahtası olarak kullanma eğilimlerini yakından gözlemliyor. Bu kişiler, sivil toplumun yüklediği sorumluluğu taşımak yerine:
Siyasetin gölgesinde yürümeyi,
Her etkinlikte en önde yer almayı,
Şehrin tüm meselelerine hâkimmiş gibi poz vermeyi,
Kendilerini “denge unsuru” veya “şehrin sesi” olarak pazarlamayı
tercih ediyor.
Sivil toplumun gerçek misyonu topluma hizmettir; ancak bazı figürlerde bu misyon, kişisel PR çalışmasının dekoru hâline getiriliyor. Böyle bir yaklaşım, sivil toplumu siyasetin aparatı konumuna düşürürken, kamuoyunun güvenini de aşındırıyor.
2. Fotoğraf İçin Çalışanlar Sahada Emek Verenler
Son yıllarda Malatya’nın karşılaştığı en dikkat çekici tablo şu:
Çalışmak için değil, görünmek için ortaya çıkanlar…
Birkaç fotoğraf karesi uğruna kendini büyük projelerin mimarı gibi göstermek isteyenlerin aksine, Malatya’da gerçekten sahada olan, gerçekten mücadele veren isimler de var. Bu gerçek emekçilerin hakkını teslim etmek gerekir.
Malatya’da iş dünyasının, esnaflığın ve ekonomik hayatın ayakta kalması için özveriyle çalışan bazı isimler, bu dönemin görünmez kahramanlarıdır:
Malatya TSO Başkanı Oğuzhan Ata Sadıkoğlu,
Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan,
ESOB Başkanı Şevket Keskin,
Diğer tüm oda başkanları,
Ve Malatya’nın yükünü omuzlarında taşıyan belediye başkanlarımız…
Bu isimler vitrine değil, işe odaklandıkları için gerçek çalışmaları çoğu zaman sessiz ilerliyor. Ancak Malatya halkı kimin fotoğraf için, kimin mücadele için emek verdiğini çok iyi görüyor.
3. Basını Ayrıştırma Stratejisi: Kimin İçin, Ne İçin?
Bir başka dikkat çekici nokta ise belirli şahısların Malatya basınını bilinçli şekilde ayrıştırma girişimleri:
Kendisine yakın duranlara özel bilgiler,
Eleştirenlere baskı,
Basında pompalanan yapay başarı hikâyeleri…
Bu yöntemler güçlü bir sivil toplumun değil, kamuoyunu manipüle etmeye çalışan bir zihniyetin işaretidir. Malatya basını kimsenin oyuncak alanı değildir.
4. “Kent Sorunlarına Hâkimim” Diyenlerin Sınavı
Malatya’nın gerçek problemleri ortadadır. Ancak çözüm iradesi yerine vitrine oynayanlar, sorunları yalnızca ekranlarda konuşmakla yetinmektedir.
Buna karşın, şehrin sorunlarını gerçekten takip eden, mecliste ve sahada mücadele veren isimler de vardır. Bugün Malatya sahada olan, şehir için koşturan üç milletvekilini yakından görmektedir:
MHP Malatya Milletvekili Mehmet Fendoğlu
AK Parti Malatya Milletvekili İnanç Siraç Ölmeztoprak
CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba
Siyasi görüşleri farklı olsa da, ortak paydaları Malatya için sahada olmalarıdır.
Bu, takdiri hak eden bir duruştur.
5. Malatya Halkının Feraseti: “Kim Şehrin Yükünü Taşıyor, Kim Şehrin Sırtına Biniyor?”
Malatya, zor günlerden geçiyor ama halkının feraseti güçlüdür. Kimlerin sahada ter döktüğünü, kimlerin sadece görünürlük peşinde koştuğunu net biçimde ayırt eder.
Bugün Malatya’nın yükselmesi için ihtiyaç duyduğu şey:
Gösteriş değil samimiyet,
Konuşma değil çözüm,
Ön sırada poz vermek değil arka planda çalışmak,
Ayrıştırmak değil birleştirmektir.
Malatya Bu Oyunu Görüyor
Kısacası; Malatya artık kimsenin vitrin süsü olmayı kabul etmiyor.
Şehir, gösterişe değil:
Liyakate,
Şeffaflığa,
Üretime,
Ortak akla,
Toplumsal sorumluluğa
ihtiyaç duyuyor.
Kişisel kariyer basamakları için Malatya’yı araç olarak kullanan anlayışın sonu gelmiştir.
Çünkü Malatya bunu yemiyor ve artık hiç kimsenin yemesine de izin vermeyecek.