M. Said Yalçın

Kayısının Gölgesinde Değil, Bereketinde Buluşalım

M. Said Yalçın

Milliyetçi Hareket Partisi Elazığ Milletvekili Semih Işıkver ve Elazığ milletvekillerinin ortak imzasıyla yayımlanan son açıklama, Elazığ ile Malatya arasında yeniden gündeme gelen kayısı tartışmasına farklı bir boyut kazandırdı. Açıklamada, “Elazığ ile Malatya; kaderi, kültürü ve bereketi ortak iki kadim şehirdir. Kayısının başkenti Malatya ve Elazığ–Baskil’dir” ifadeleri yer alıyor.
Bu ifadeler, ilk bakışta dostane bir yaklaşım gibi görünse de, Malatya kamuoyunda haklı bir hassasiyetin de kapısını araladı. Çünkü mesele sadece bir meyvenin ismi değil; bir şehrin alın teriyle kazandığı marka değeri, uluslararası tanınırlığı ve ekonomik geleceğidir.
Malatya: Kayısının Tarihî ve Kültürel Anavatanı
Bugün “Malatya Kayısısı” sadece bir coğrafi işaret değil, binlerce üreticinin, on yılların emeğinin, alın terinin sembolüdür. Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde “Aspuzu bağlarının havası, suyu ve meyveleri” diye övgüyle bahsettiği o topraklarda, yüzyıllardır kayısı bir kültür, bir yaşam biçimi, bir geçim kapısı olmuştur.
Malatya, dünya kuru kayısı üretiminin yüzde 60’ından fazlasını tek başına karşılamaktadır. Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Belgesi ile de “Malatya Kayısısı” ismi, uluslararası düzeyde korunmaktadır. Bu belge kapsamında Elazığ’ın Baskil ilçesi de zaten tescil alanına dahildir. Yani Baskil kayısısı, Malatya Kayısısı’nın coğrafi sınırları içinde yer almakta; dolayısıyla yeni bir “Baskil Kayısısı” tescili teknik olarak da anlamsız hale gelmektedir.
Rakamlar, Gerçekleri Söylüyor
MHP Malatya Milletvekili Mehmet Fendoğlu’nun da belirttiği üzere, Malatya’da 8 milyon 932 bin 288 kayısı ağacı ve 40 bin 870 kayıtlı üretici bulunuyor. Elazığ’ın Baskil ilçesinde ise 814 bin kayısı ağacı ve 3 bin 948 üretici mevcut.
Bu tablo, bölgenin kayısı üretiminde lokomotif şehrin tartışmasız biçimde Malatya olduğunu açıkça ortaya koyuyor.
Dolayısıyla, Elazığ milletvekillerinin “Baskil kayısısının da tescillenmesi” yönündeki açıklamaları, iyi niyetle dahi olsa, Malatya’nın yıllar içinde oluşturduğu marka kimliğini gölgeleyebilecek niteliktedir.
Birlik Söylemi, Eylemle Pekişmeli
Semih Işıkver, geçmişte defalarca “bölgesel güç” kavramını dile getirmiştir. Ağustos 2025’te sosyal medya hesabında bu yaklaşımı yeniden vurguladığında, kaleme aldığım “Kayısının Gölgesinde Birlik – Semih Işıkver’e Dair” başlıklı makalemde, aynı anlayışla destek vermiştim.
Ancak bugün gelinen noktada, bu söylemin içinin boşaltılmaması, “bölgesel güç” söyleminin Malatya’nın hakkını teslim eden bir icraatla desteklenmesi gerekir.
Eğer gerçekten “kardeşlik”ten bahsedilecekse, o kardeşliğin gereği; Malatya’nın ekonomik, tarihî ve kültürel öncülüğünü kabul etmek, Baskil’in de bu güce destek vermesidir. Zira kardeşlik, biri güçsüzken diğerinin öne çıkması değil, birbirini tamamlamasıdır.
Depremin Yaraları Sarılırken, Yeni Ayrılıklar Açmayalım
6 Şubat depremleriyle büyük yıkım yaşayan Malatya, hâlâ toparlanma mücadelesi veriyor. Devletin ve yerel yönetimlerin yoğun gayretiyle üretici yeniden ayağa kalkmaya çalışıyor.
Tam da bu dönemde, “Baskil kayısısı tescili” gibi bir tartışmanın gündeme gelmesi, Malatya’nın moralini zedelemekte, üreticinin motivasyonunu kırmaktadır.
Oysa şimdi, bürokrasinin ve siyasetin görevi, Malatya’nın toparlanma sürecine katkı sunmak, üretim zincirini güçlendirmek, ortak markalaşma stratejileri geliştirmektir.
Markalaşma, Rekabet Değil, İş Birliğiyle Güçlenir
Markalaşma bir şehrin tekelinde değildir; ancak kimliğini yitiren markalaşma da kimseye fayda sağlamaz. “Malatya Kayısısı” adı altında yürütülen üretim, ihracat ve tanıtım çalışmaları zaten bölge üreticisinin tamamını kapsayan bir şemsiye işlevi görmektedir.
Bu noktada yapılması gereken, yeni bir marka tartışması değil; Malatya ve Baskil üreticilerinin ortak refahını artıracak modeller geliştirmektir. Kooperatifleşme, ihracat desteği, enerji ve sulama yatırımları gibi somut adımlar, bu bölgesel güç birliğini kalıcı kılacaktır.
Kayısıda Birlik, Bereketi Getirir
Kayısı, bu coğrafyanın rengi, kokusu ve ortak hafızasıdır. Ama unutmamak gerekir ki; Malatya, bu hafızanın merkezidir.
Kayısının dünyaya açılan kapısı Malatya’dır; bu gerçek, ne beyanla ne yorumla değiştirilebilir.
Bizim temennimiz, iki kadim şehir arasında suni ayrılıklar değil; dayanışma, üretim birliği ve ortak kalkınmadır.
Kayısının gölgesinde değil, bereketinde buluşalım.

 

Yazarın Diğer Yazıları