M. Said Yalçın

Eleştiri Kültürü ve Zat-ı Muhteremlerin Hassasiyetleri

M. Said Yalçın

Memleketin bir köşesinde, kendisini “diksiyon eğitmeni” yahut “kamu yönetimi uzmanı” ilan eden zat-ı muhteremler türedi. Ne vakittir ortalıkta dolaşırlar, bol kelime, az içerik… “Malatyalı mıdır, değil midir?” onu da bilmeyiz ama memlekette iken yüzüne pek bakılmazken sonradan nedense kendisine bir ulvî misyon yükleme gayretine girenler de yok değil.

Elbette herkesin bir mesleği, bir gayreti olabilir. Buna diyecek yok. Ancak 30 yıllık basına, bu toprakların yoğrulduğu mesleklere, sahada dirsek çürüten insanlara akıl vermeye kalkarsan, orada bir dur derler adama. Çünkü akıl vermek, en hafif tabirle haddini bilmekle sınanır. “Olm bana akıl verme, ben ne yapmam gerektiğini biliyorum” dedirten türden çıkışlar da çoğu zaman bu yüzdendir.

Fakat mesele kişisel kapris değil. Mesele, eleştiri kültürünün ne olduğunu bilmeden konuşanların, eleştiriyi tahammülsüzlükle karıştıranların, bir geri bildirimi saldırı sananların yarattığı gürültü.

Eleştiri Nedir, Ne Değildir?

Eleştiri; ezmek, değersizleştirmek, küçük düşürmek değildir.
Aksine, gelişimin kapısını aralayan en güçlü araçlardan biridir.

Kendisini lider, eğitmen, yönetici yahut “kanaat önderi” konumunda gören her bireyin taşıması gereken bazı temel sorumluluklar vardır:

• Farklı bakış açılarına saygı duymak

Her düşünce kendi içinde bir bütünlük taşır. Dinlemeyi bilmeyen, öğretmeyi de bilemez.

• Geri bildirimi almak ve verebilmek

Eleştiri almayan bir insan, tıpkı esmeyen odada duran hava gibi bayatlar.

• Esnek düşünmek ve kendini yenilemek

“Ben oldum” diyen aslında ilk düşen olur. Merakını yitiren, ilerlemesini de yitirir.

Bu yüzden eleştiriye kapalı olmak, hem kişinin kendi gelişimine ket vurur hem de çevresine örnek olma iddiasını boşa çıkarır.

Eleştiriyi Fırsata Dönüştürmenin Yolları

Bugün sahici liderlerin, gerçek eğitmenlerin ve işinin ehlilerinin izlediği bazı sağlam adımlar vardır:

1. Eleştiriyi gerçekten dinleyin

Karşındakinin ne dediğini anlamaya çalışmadan “Ben bilirim!” demek en büyük körlüktür.

2. Duygusal tepkileri kenara koyun

Öfkeyle verilen her karşılık, aklın önüne set çeker.

3. Eleştiriyi tartın, analiz edin

Her eleştiri doğru olacak değil. Ama her eleştiride bir zerre de olsa bilgi saklıdır.

4. Yapıcı bir yanıt verin

Karşılık vermek için değil, anlamak ve anlatmak için konuşun.

5. Eleştiriden sonra kendinize dönün

“Bu bana ne öğretti? Neremi güçlendirmeli?” diye sormayı bilmek erdemdir.

Zat-ı Muhteremlere Küçük Bir Hatırlatma

Diksiyon eğitmeni olmak, güzel konuşmayı öğretmek için bir vasıf olabilir.
Ama güzel konuşmak başka; doğru konuşmak başkadır.

Kamu yönetimi üzerine iki kitap okumak, toplumun her alanına akıl verebilme yetkisi doğurmaz. Hele ki yılların emeği olan basın dünyasına tepeden bakan bir eda, bırakın saygı kazanmayı, kişiyi ciddiyetsizleştirir.

Eleştiri almaya tahammülü olmayanların, eleştiri yapmaya kalkması ise trajikomiktir.

Ezcümle: Mesele eleştirilmekten kaçmak değil; eleştiriyi taşıyabilecek omurga, geliştirecek akıl ve özümseyecek olgunluk sahibi olmak.

Bunlar yoksa, diksiyonun kusursuz olsa da kelimelerin ruhu boştur.

Yazarın Diğer Yazıları