M. Said Yalçın

'Bu Şehirde Sessiz Kalan Hafıza: Malatya'

M. Said Yalçın

Bu şehirde bazı güzellikler kimsenin fark etmediği kadar sessiz…
Malatya’nın sokaklarında dolaşırken insan bir şeyi fark ediyor:
Her köşede bir hikâye var, ama kimse o hikâyelere eskisi kadar kulak vermiyor.

O hikâyeler hâlâ orada…
Bir zamanlar çocuk seslerinin yankılandığı Cezmi Kartay’ın ara sokaklarında,
Sabahın ayazında dumanı üstünde tüten tandırın kokusuyla uyanan Kernek’te,
Semiha Ayverdi’nin “ruh taşır” dediği gibi, gerçekten ruh taşıyan Beydağı’nın eteklerinde…

Eski taş evlerin gölgesinde büyüyen nesiller,
Yaz akşamlarının ferahlığıyla dolmuş Hasan Varol’un caddeleri,
Pazartesi sabahının telaşıyla açılan Sıtmapınarı’nın dükkânları,
Hepsi hâlâ burada…
Ama biz neredeyiz?

6 Şubat’tan sonra herkes bir miktar eksildi;
bir parçamız duvarların altında kaldı,
bir parçamız sessizliğe gömüldü,
bir parçamız ise hâlâ sokakların arasında bizi bekliyor.

Battalgazi’nin tarih kokan sokakları, bir yandan bin yılların yükünü taşırken,
bugünün yaralarını da sessizce içinde saklıyor.
Orduzu’nun berrak sularında hâlâ bir umut akıyor,
ama o suya eğildiğimizde yüzümüzdeki yorgunluğu görmemek elde değil.
Yeşilyurt’un tarihi konakları, yıkılan her anının ardından hâlâ dimdik durabilme mücadelesi veriyor.

Şehir toparlanmaya çalışıyor…
Kimi mahalleler hâlâ yarım bir cümle gibi:
Boztepe,Çavuşoğlu, Çarmuzu, Ferhadiye, Göztepe, Kiltepe, Merkez, Taştepe
Kiminin duvarları yıkık, kiminin sokak lambası, kiminin hatırası.

Ama hâlâ yaşayan yerler de var:
Sabah pazarının kalabalığıyla direnen Zaviye,
Ekmek kuyruğunda bile birbirine hâlâ selam vermeyi unutmayan Niyazi Mısri Caddesi,
Her milletten insanı bir araya getiren Bostanbaşı’nın yenilenen yüzü,
Akşamüstleri gençlerin sesleriyle canlanan Tecde’nin geniş sokakları.

Bir şehir sadece beton değildir.
Bir şehir, sadece düzeltilmeyi bekleyen enkaz veya yapılmayı bekleyen binalar da değildir.
Bir şehir:
Bir hafıza. Bir ruh. Bir ses. Bir iz. Bir kimliktir.

Malatya’nın her sokağı, her mahallesi, her caddesi…
Akpınar’ın kalabalığı,
Halep Caddesi’nin telaşı,
Sanayi’nin demir kokusu,
Kuru Kayısı Pazarı’nın altın rengi
Hepsi bir bütünün parçaları.
Hepsi birer hikâye.

Ve biz…
Biz o hikâyelerin bir dönem yazarıydık, şimdi ise sadece seyircisi olmaya başladık.
Ama şehir bizi bekliyor.
Sesimizi, nefesimizi, adımlarımızı, yeniden sahip çıkışımızı…

6 Şubat’tan sonra Malatya’nın yarım kalmış cümlelerini tamamlayacak olan yine biziz.
Küllerinden doğmak için zamana ihtiyacı var, ama yeniden bir şehir olmak için bize…
Bizim hatırlamamıza, sahip çıkmamıza, dokunmamıza.

Bu yüzden…
Unutmayalım.
Her sokağı, her mahallesi, her caddesi…
Bir zamanlar hayatın içinden geçen o sesi yeniden duymayı hak ediyor.

Çünkü Malatya hâlâ burada.
Ve bu şehir,
küçük bir dokunuşla yeniden konuşmaya hazır.

Yazarın Diğer Yazıları