İnsan, yaratılışı gereği hem akla hem kalbe muhtaçtır. Akıl yolları gösterir, kalp o yolda sebat eder. Lakin bu iki cevheri yerli yerince kullanmayı bilen ne kadar azdır… İşte burada devreye bir hakikat eri, bir gönül ustası girer: Mürşit…
Mürşit, sadece bir öğretici değildir. O, yolun haritasını ezberlemiş değil; o yolu bin kere yürümüş bir rehberdir. Mürşit, müridine harita değil hâl verir. Kitap bilgisiyle değil, kalp ilmîyle konuşur. Öyle ki bir nazarıyla dertli gönüllere ferahlık, şaşkın akıllara istikamet olur.
Peki mürşidin vazifesi nedir?
Mürşit, önce kendini ıslah etmiş, sonra başkalarına ışık olmuş kimsedir. İnsanı Rabbine götüren yolun mihmandarıdır. Kendi nefsinde Allah’a vuslatı tattığı için, başkasının nefsine takılmadan onu da aynı kapıya yönlendirir. Nefs terbiyesinde bir baba, hakikat yolculuğunda bir dost, kalp sükûnetinde bir anne şefkati taşır. Hiçbir mürşit kendisini merkeze almaz; bütün varlığıyla müridini Allah’a yönlendirir.
Risale-i Nur’da şöyle geçer:
"Şeytan gibi hodgâm ve enâniyetli bir adamın yanında, kendi nefsini unutmuş ve Hakkı düşünen bir veli-i kâmilin sözü nasıl müsavi olabilir?" (Sözler)
İşte hakiki mürşit, nefsiyle değil, Hakk’la konuşandır.
Mevlânâ ne güzel der:
"Ben kılavuzum ama yol Allah’ın yolu, ben aynayım ama tecelli O’ndan."
Mürşit, seninle konuşurken aslında seni sana anlatandır. Zira o, senin içindeki seni görendir.
Mürşitlik makamı, öyle her elini uzatanın tutacağı bir sancağı taşımaz. Bu makam, nefsi çiğneyenlerin, geceyi secdeyle aydınlatanların, dünyayı avuçlarında değil, topuklarının altında ezenlerin makamıdır. Kalpleri okuyan, gözyaşını dua bilen, her nefesi bir feyz bilenlerin…
Abdülkadir Geylânî Hazretleri şöyle buyurur:
"Sen bir mürşide tutunmazsan, nefsin seni helake götürür. Zira nefis bir uçurumdur; elinden tutacak bir el arar." (Fütuhul Gayb)
İmam Rabbânî ise Mektubat’ta der ki:
"Mürşidi olmayan bir kişi, çölde pusulasız kalan yolcu gibidir. Kurtulması çok zordur."
Risale-i Nur'dan yine bir ikaz:
"Her zaman şeytanın ve nefsin hilelerinden kurtulmak için bir rehber lâzımdır. O rehber ya bir mürşid-i kâmil veya o vazifeyi gören bir eserdir." (Lem’alar)
Bugün kalabalıklar içinde yalnız kalan insanın mürşide daha çok ihtiyacı var. Zira mürşit, insanı kendisine döndüren, ardından da Allah’a yürüten bir aynadır. O aynaya bakan, kendisini değil Rabbini görür…
---
Ya Rabbi…
Bizi kendine kul, sevdiklerine dost, sadık mürşitlere talebe eyle. Kalbimizi seninle buluşturacak, ruhumuzu seninle tanıştıracak, bizi bize öğretecek gerçek rehberlerle karşılaştır. Nefsimizin karanlığında yolumuzu kaybettiğimizde, bir nur gibi önümüze düşecek mürşitleri nasip eyle…
Hazırlayan:Erkan Can Akan
---
Kaynakça:
Risale-i Nur Külliyatı – Sözler, Lem’alar
Abdülkadir Geylânî – Fütuhul Gayb
İmam Rabbânî – Mektubat
Mevlânâ Celâleddîn Rûmî – Mesnevî