Geceye dair cok şeyler yazıldı çizildi
Lakin;
Gece uyumayan ya da uyuyamayan insanlar hakkında cok az şeyler yazıldı.
Gece uyumayan insanların gündüze sığmayan acıları vardır.
Kimi zaman içinde yaşadı kimi zaman geceye yansıdı bu acılar.
Her insanın içinde gizli saklı acıları vardır,
Aşka dair, sevdaya dair, hayata dair yaşadıklarına dair ya da yaşayamadıklarına dair.
Her acının içinde de gizli bir yarası vardır.
Kimileri bu acılarını şiire döktü kimileri kağıda yazdı çizdi.
Kimileri de gecenin derin karanlığında sigarasının dumanıyla gökyüzüne saldı.
Hani şair diyor ya ;
" Gözlerimin ta içine bak anlarsın ölüler niçin yaşarmış. "
Diyen şair;
Her gün bir ölünün gözlerine bakarak ölümü yaşadı mı hiç.
Oysa herkes insandı, herkesin kendince icine akıttığı acıları vardı.
" Kanadı kırık kuş merhamet ister 'miş,
Oysa merhamete o kadar cok ihtiyacı olan acılı yürekler var ki.
Oysa ne aya karşı ulur kirli çakallar
Ne de,
Ürkek Ürkek dağa bakar tavşanlar.
Yağmur iğri iğri düşse de toprağa,
Bir bakışı ölmem için yetiyor açılan pencerelerini ardındaki perdelerden.
Ne zaytinin ağacı ne söğütün gölgesi,
Bem de çıkmıyor güneş aydınlığa.
Her bakış, ne kapı sesini ne nişan yüzüğünü hatırlatır.
Her bakışın bana ölümü hatırlatıyor.
" Zaman ne de çubuk geçiyor "
" Saat onikidir söndür lambaları "
Diyen şair geçmeyen gecenin kac kere saatin onikiyj gösterdiğini biliyor mu.?
Henüz dinmedi bendeki acılar, gecenin bir yarısında göğsüme göğsüme vurulan toynaklar eşliğinde.
Oysa ne Mona Roza bilirdi bendeki acıları ,
Be de Mina Roza' ya ağııtar yazan şair.
Dinledim ve kabul ettim,
Kırgın Kırgın bakışlarındaki geceye yansıyan sessiz çığlıklarını içime atarak.
Artik alev alev sarsa da etrafımı saran bakislarindaki maviye çalan hüznün,
" gözlerimin ta içine bak anlarsın ölüler niçin yaşarmış. "
Ne yağmurdan sonra büyüyen başaklar,
Ne de
Altin bilezikler.
"Kanadı kırık kuş merhamet ister,
Ah senin yüzünden kana batacak."