- Haberler
- Gündem
- Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş: Dinimiz dezavantajlı kesimlerin ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyi teşvik eder
Diyanet İşleri Başkanı Arpaguş: Dinimiz dezavantajlı kesimlerin ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyi teşvik eder
'Peygamberimiz ve Engelliler' başlığıyla düzenlenen programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Safi Arpaguş, 'Yüce dinimiz, insanların fiziksel farklılıklarına göre bir ayırım yapmamakla birlikte, toplumun dezavantajlı kesimlerinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyi ve onlara yakınlık göstermeyi her vesileyle teşvik etmektedir.' dedi.
"Peygamberimiz ve Engelliler" başlığıyla düzenlenen programda konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Safi Arpaguş, "Yüce dinimiz, insanların fiziksel farklılıklarına göre bir ayırım yapmamakla birlikte, toplumun dezavantajlı kesimlerinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyi ve onlara yakınlık göstermeyi her vesileyle teşvik etmektedir." dedi.
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Safi Arpaguş, Ankara'da Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen "Peygamberimiz (Sallalahu Aleyhi Vesellem) ve Engelliler” başlıklı panele katıldı.
Türkiye Diyanet Vakfı Konferans Salonu'ndaki programda konuşan Arpaguş, insan hayatı ve onuru mukaddestir. Hangi ırk, din veya cinsiyette olursa olsun, engeli olsun veya olmasın, her insan onuruyla yaşama hakkına sahiptir. Zira onur, insanı çevresiyle kurduğu ilişkiyi belirleyen ve ona saygınlık kazandıran en temel unsurdur." diye konuştu.
"Takva bilinci, bütün tabiata karşı insana ahlaki bir duruş kazandıracaktır"
İnsanın yaşadığı zorluklar veya fiziksel sınırlılıkların onun kıymetinden hiç bir şey eksiltemeyeceğini belirten Arpaguş, "Zira insanı varlık âleminde ayrıcalıklı kılan asıl değer, kalbinde yaşadığı iman ve takvadır. Peygamber Efendimiz, 'Allah sizin dış görünüşlerinize ve mallarınıza bakmaz… Ancak kalplerinize ve amellerinize bakar.' buyurmuştur. Peygamber Efendimiz, insanı değerli kılacak asıl unsurun takva, iman, Allah'a olan saygı olduğunu ifade etmişlerdir. Takva bilinci engellilere, yetimlere, yaşlılara ve bütün tabiata karşı insana ahlaki bir duruş ve davranış kazandıracaktır." şeklinde konuştu.
"Dinimiz dezavantajlı kesimlerin ihtiyaçlarını karşılamayı teşvik eder"
İslam'ın insanın kendisiyle, Rabbiyle, sosyal çevresiyle, ailesi, akrabaları ve komşularıyla ilişkilerini her boyutuyla düzenleyen bir din olduğunu dile getiren Arpaguş, "Yüce dinimiz, tüm insanlığın dünya ve ahiret mutluluğunu hedefleyen bir hayat nizamıdır. Özellikle sosyal ilişkilere büyük önem veren dinimiz, insanların fiziksel farklılıklarına göre bir ayırım yapmamaktadır. Bununla beraber, yetim, yaşlı, engelli, kimsesiz gibi toplumun dezavantajlı kesimlerinin ihtiyaçlarıyla ilgilenmeyi ve onlara yakınlık göstermeyi her vesileyle teşvik etmektedir." ifadelerini kullandı.
"Karşılaştıkları zorlukları aşabilmeleri için engelli kardeşlerimize destek olmalıyız"
Peygamber Efendimizin engellileri topluma kazandırdığını aktaran Arpaguş, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:
"Peygamber Efendimiz, engellileri toplumun diğer fertlerinden ayırt etmemiş, onlarla ilgilenmiş, onlara ziyadesiyle değer vermiştir. Onların problemlerine çözümler bulmuş, onlarla ilişkilerini daima müspet bir şekilde yürütmüştür. Engelli insanlara iltifatlarda bulunarak her daim gönüllerini almaya ve kalplerini kazanmaya çalışmıştır. Onların toplumdan dışlanmamaları ve geri planda kalmamaları için çeşitli hizmetlerde onların yeteneklerinden yararlanma cihetine giderek kendilerine yapabilecekleri farklı görevler vermiştir. Böylece onların hayatın merkezinde yer edinmelerini sağlamış ve onları topluma kazandırmıştır. Kur'an-ı Kerim ve sünneti seniyye, kaynaklık ettiği İslam medeniyetinin adalet ve merhameti toplumsal düzenin merkezine yerleştirmiş ve engellileri sosyal yapının ayrılmaz bir parçası olarak görmüştür. Yetimin yüzünü güldürmeyi, ihtiyaç sahibinin elinden tutmayı, güçsüze kol kanat germeyi, toplumsal dayanışmanın bir gereği saymıştır. Engelli bireyleri Allah’ın birer emaneti olarak bilmiş, onların haklarını güvence altına almak suretiyle onurlarını korumayı, sosyal hayata tam katılımlarını güçlü bir biçimde sağlamayı ve onları maddi-manevi desteklemeyi dini, ahlaki ve içtimai bir sorumluluk olarak değerlendirmiştir. Engellilerin toplumsal hayatta karşılaştıkları güçlükler, maruz bırakıldıkları zorluklar, problemler, çoğunlukla onlarda bulunan kısıtlılıklardan dolayı değil, toplumsal hassasiyetin eksikliğinden ve duyarsızlığından kaynaklanıyor. Bu noktada özellikle vurgulamak isterim ki, toplumların olgunluk düzeyi, o toplumun kırılgan fertlerine gösterilen ilgi ve ihtimamla ortaya çıkar. Bir toplumun medeniyet seviyesi, o toplumdaki korunmaya muhtaç kimselerin, yetimlerin, yoksulların, yaşlıların ve elbette engelli bireylerin hayat standartlarında kendisini gösterir. Bizlere düşen, karşılaştıkları zorlukları aşabilmeleri için engelli kardeşlerimize destek olmaktır. İhtiyaç duydukları her zaman onların yanında olduğumuzu hissettirmektir. Her türlü imkân ve fırsatlardan onların da gerektiği gibi yararlanabilmeleri hususunda elimizden gelen gayreti göstermektir. Hayatın her alanında yer almalarını ve bulundukları her yerde huzur ve güven içinde olmalarını sağlamaktır." (İLKHA)
Bakmadan Geçme