'Aksa' yangınının 56. yılı: Ateş hâlâ sönmedi!

Mescid-i Aksa'nın ateşe verilmesinin üzerinden 56 yıl geçti ancak işgalci rejimin Filistin meselesini tasfiye ve toprağı çalma girişimleri, Gazze'de soykırım savaşı, Aksa'nın Arap ve İslam kimliğini yok etme ve Yahudileştirme planları sürüyor.

Mescid-i Aksa'nın ateşe verilmesinin üzerinden 56 yıl geçti ancak işgalci rejimin Filistin meselesini tasfiye ve toprağı çalma girişimleri, Gazze'de soykırım savaşı, Aksa'nın Arap ve İslam kimliğini yok etme ve Yahudileştirme planları sürüyor.

Bugün, Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid-i Aksa'nın yakılışının 56. yıldönümü. 21 Ağustos 1969'da Avustralya vatandaşı Yahudi aşırılıkçı Michael Dennis, Mescid-i Aksa'ya girerek doğu kanadında yangın çıkarmış, alevler caminin cephelerini, tavanını, halılarını, nadide süslemelerini, mushaflarını ve eşyalarını yok etmiş, yapı büyük zarar görmüştü. Onarımı ve eski hline döndürülmesi yıllar aldı.

Yangında tahrip olan yerler arasında, Hz. Ömer'in Kudüs'e girişini ve fethini hatırlatan Ömer Camii, onun yanındaki Zekeriya Mihrabı, Makam-ı Erbaîn, yedi revaktan üçü, büyük taş kemerin iki sütunu, kubbenin bazı kısımları, 74 ahşap pencere ve süslemeler vardı. İç kubbe bezemeleri, güney duvarları zarar görmüş, 48 vitray pencere kırılmış, pek çok Kur'an ayetiyle süslenmiş nakış yanmıştı.

Yangına rağmen Filistin halkı, El Halil, Beytüllahim ve Batı Şeria'nın çeşitli yerlerinden gelen Arap belediyelerine ait itfaiye araçlarının yardımıyla, işgal güçlerinin suyu kesmesine ve siyonist belediye itfaiyesinin kasıtlı gecikmesine rağmen camiyi kurtarmayı başardı.

Bu suç eylemi, 1948'den bu yana Kudüs'ün İslami kimliğini silmeye çalışan işgalci rejimin adımlarının bir halkasıydı.

2003'ten itibaren siyonist yerleşimciler, işgal kuvvetlerinin korumasında haftada beş gün Mescid-i Aksa'yı basıyor. Son on yılda bu baskınlarda önce sessiz dualar, ardından Yahudi dini ritüelleri yapılmaya başlandı. Bugünlerde ise sahneler daha ileri gitti: Talmudî ayinler, işgal paçavrasının açılması ve mabedin içindeki mukaddes alanlarda 'tapınak' hedefli semboller.

İşgal rejimi, son yıllarda Kudüs'ün İslamî ve Hristiyanî kutsallarını da içine alarak 'İsrailleştirme' politikası izledi. Doğu Kudüs'teki kutsal meknlar üzerinde vesayet kurdu, binlerce Yahudi'yi şehre yerleştirerek Arap-İslam kimliğini silmeye çalıştı.

Bu saldırı ilk değildi. Aksa'ya yönelik geçmişte de benzer saldırılar yaşandı:

1979'da işgal polisi, Aksa avlusundaki Müslümanların üzerine ateş açarak onlarca kişiyi yaraladı.

1980'de hahamların katıldığı büyük bir konferansta, Aksa'yı ele geçirmenin planları yapıldı.

1981'de Harem-i Şerif'in altında bir tünel bulundu.

1982'de 'Haşu Nanim' örgütü, liderleri Yoel Lerner önderliğinde, patlayıcılarla Aksa'yı yok etmeye çalıştı.

1983'te 'Tapınak Dağı Hahamları' grubunun üyeleri, işgal polisinin korumasında Aksa avlusuna girip dini ritüeller gerçekleştirdi.

1984'te batı suru boyunca 10 metreden uzun gizli bir tünel ortaya çıkarıldı, bu da caminin çökme tehlikesini artırdı.

Bugün sözde 'Mabed' örgütleri, Tevrat tomarları, şamdanlar, metal borular, hatta kurban sunakları gibi sembolik araçları Mescid-i Aksa'ya sokma çabasında. Bu, İslamî karakteri yok etmeye yönelik açık bir provokasyon niteliği taşıyor.

Bu yıl Mescid-i Aksa yangınının yıldönümü, Gazze'de işgalin sivillere yönelik soykırım savaşı sürerken anılıyor. İşgal soykırım savaşıyla; Filistinlileri göçe zorlama, topraklarını çalma, Arap ve İslam kimliğini ortadan kaldırmayı amaçlıyor. (İLKHA)

Bülten

Bakmadan Geçme