Mehmet Zafer

Kolay Mı Anlatmak…?!!

Mehmet Zafer

Hangi yanımızla sevsek o tarafımızı kırdılar, kestiler umuda bakan gözlerimizin mesafesini. Kırıldık,gücendik ,pare pare olduk ta yüzümüzü ekşiltmeyi fıtratımıza yetiremedik.
Kullanıldık, hem de defalarca . Işleri görülsün istedik , içine düştükleri bu acziyeti yüzlerine vurup kimseyi gücendirmedik. Bizi kandırdıklarını zannettiler, gözlerimizin içine baka baka yalan söylediler, yine de kimseyi bozmadık.

Bize insanları kullanmayı ayıp olarak, büyük bir kabahat olarak öğrettiler ve biz buna göre muamele ettik. Bize ne göstermişlerse onu yaşadık,etrafımaza da öyle davrandık. Arkadaş hakkı dedik, komşu hakkı dedik, akraba hakkı dedik hiç kimsenin hayatına ipotek koymadık,kim nasıl yaşar merak ta etmedik. Herkese bir hayat bir hayat verilmişti ve herkes kendi hayatını yaşıyordu,müdahil olmayı hiç aklımızdan geçirmedik. Kimsenin kabahatini de yüzüne vurmadık, elimizden geldiğince görmemezlikten geldik ve gördüklerimizi yüreğimizdeki mezara gömdük, dillendirmedik , bizi salak yerine koydular. Hiçbir şeyin farkında değiliz , körüz,sağırız sandılar. 

Hatalarımız oldu hayatımızda,yanlışlarımız da oldu ama, kendi hayatımızla sınırlı kaldı. Belki etrafımızdaki insanlara elimizde olmadan hata da yaptık, ancak asla hiç kimseye yanlış yapmadık. Biz sustukça hayatımızda hak sahibi olduklarını zannederek  bizim hayatımızı yönlendirmeye kalktılar. Koskoca bir ömrün kırgınlığı tek bir kelimeye sığdı da, içimiz el verip “ sana ne “ diyemedik.
Bizim en büyük zaafımız, küsûratları kusurdan
 saymamamız oldu. Kuruş kuruş biriktirdiler,bizi de borçlu çıkardılar.

Her şeyin sadece bu dünyadan ibaret olmadığını bildik de bu yüzden sustuk. Mahşere bıraktığımız çok hesabımız var, hepsini de Allah’a havale ettik. Boynuzlu koyundan boynuzsuz koyunun hesabının sorulacağına emindik çünkü. Aslında işin kolayı vardı, el açıp bir beddua etmeyi inancımıza yediremedik.Gözümüzde pul kadar değeri olmayanlara da dualarımızda yer verdik. İstedik ki yüreğimizde kinden bir eser kalmasın, kibirden her zaman uzak durduk. Onlar bizi kullanılacak bir materyal olarak gördü.
Oysa biz hiç kimsenin egosunu tatmin edecek potansiyel değildik. İnsandık ,anlatamadık.

Biliyoruz ki ölüm var ve hiçbir canlı bu mutlak gerçekten asla kurtulamayacaktır ve günü geldiğinde yüzleşecektir.

Ölüm uzakken insan hiç korkmuyor ölmekten.Ufukta rengi görünmeye başlayalı beri uykular aksamaya başladı.
Ya bir gece uykudayken alıp giderse ruhumu ,gözlerimi bir daha açamazsam dünyaya ?.. 
Aslında ölümden değil de, ölmekten çok korkuyorum. Dile kolay gelse de ölüm, öyle değil işte.Her gece başını yastığa koyduğunda geçmişin gözlerinin önüne geliyor.. Yaptıkların,yapamadıkların,yapmak istediklerin, hataların, günahların,  çocukların.. ailen..sevdiğin… Hele bir de yarım kalmışsa sevdan ve uzun bir süre görememişsen ,bir daha görememek korkusunun tarifi yok. Sabaha gözlerini açtığında bir geceyi daha geride bırakmanın burukluğu yeni günü karşılamanın sevincini boğazına tıkıyor. Çünkü biliyorsun ki ,mutlak sona bir adım daha yaklaşmışsın…  Her şeyi bir kenara bırakamıyorsun bile.. Umutsuz bir bekleyiş, gelmeyen vuslat ve gün be gün yaklaşan son…

Ufuktaki kızıllığı gözlerine sürmek, yüreğindeki acıyı kirpik uçlarında demlemek , çözülen dizlerinin bağında taşımaktan güçlük çektiğin gövdeni bir yere sığdıramamak…!!

Koskoca bir ömrü bir solukta tüketmek ve bunu kimseye anlatamamak…

Feryat olup  göklerde yankılanan hasretini , hasret duyduğuna duyuramamak ..

Ve kırılmak…

Hem de en sevdiğine en çok kırılmak…Ve buna gücünün yetmemesi…

Kolay mı anlatmak…?!!

 

 

Yazarın Diğer Yazıları