Adalet ve Adil Devlet

Adalet kavramını kelime manasından başlayarak yazmak istemezdim. Gel gör ki pek de tanışık olmadığımız bir kavram. Hele adil devlet kavramına çok çok ırak bir diyardayız.

Gönül isterdi ki Hz. Ömer misali Er'ler idare edeydi DEVLETİ ve ADALETİ!

Ama nerdeee...

Al birini vur ötekine.

A partisi B partisi C partisi...

Hepsinin "kendilerince" adilane ama zahirde zalimane yöntemleri/yönetimleri var.

Her zaman oldu, olacak da...

Ben adalet yazısını görünce dahi Hz. Ömer gelir aklıma.

Ve "adil" nice hikayesi canlanır zihin haritamda.

Ben "Müslüman'ım" diyenler "gerçekte" Müslüman olanlara hiç benzemediler!

Adalet doğruluk, dürüstlük, eşitlik, hak, hakyemezlik, hakkaniyet, meşruluk, tarafsızlık,insaniyet ve iyilik gibi anlamlar taşımaktadır.

"Hakyemezlik" manasının altını çizmek isterim!

Ya da "tarafsızlık" kavramının!

Bize ne kadar da yabancı kavramlar!

Kelime diyor ki;

Kimsenin hakkını yemeyeceksin arkadaş!

Yersen Rabbine hesap vereceksin!

Hoş, kimin umurunda Rabbin hesabı ha?

Kelimenin aslı Arapçadır ve Adl kökünden türemiştir.

Adl, insaflı olmak, işte doğru olmak, eşit muamele etmek, doğru/dürüst olmak, düzeltmek, denkleştirmek gibi anlamlar taşır.

"İnsaf" nedir diye sorasım var birilerine!

Kur'an adaleti denince aklıma bu dünyanın ve öte tarafın adaleti geliyor.

Öte tarafta zaten en Adil olan var. Çok şükür ki var!

Ya bu tarafta!

Kur'an insanlara bu dünyada adil olmalarını emretmiştir. Öteki dünyada mahkeme Rabbin, muhakeme O'nun!

O zaten zulmetmez!

Bizler dünya hayatında adil olacağız ki Rabbin mahkemesinde "yüzümüz" olsun!

Hesap gününü unutmayacağız ki Alemlerin Rabbi de o gün bizi unutmasın!

Adalet açık kahverengi bir binanın çatı kısmında yazılı yalandan ibaret olmamalı!

Adalet hayatın tümü için gerekli bir esastır. Öncelikle bizler kendimize karşı adil olmak zorundayız. Kendi nefsine haksızlık eden kişiden başkasına adaletli davranmasını bekleyemeyiz! Adalet bir dengedir, terazidir. Bu denge evvela insanın kendi iç dünyasında yer edinmelidir ki kişi başkasına karşı da adil olabilsin.

Adalet Müslüman bir topluluk için gerekli olduğu kadar Gayrımüslim bir toplum içinde gereklidir. Ama ne yazık ki "Müslüman" olduğu iddiasını taşıyan bizler Gayrımüslimler kadar adil olamıyoruz!

Peygamber efendimiz (sav) Müslümanlar ve Gayrımüslimler arasında hüküm verirken dahi adaleti gözeten biriydi!

Verdiği hükümde adaletten asla ayrılmaz, başkasını kesinlikle kayırmazdı!

Bir ayet-i kerimede;

"Adalet ile hükmeden hakimler ve Allah için doğruyu söyleyen şahitler olun. Şahitliğiniz kendi aleyhinize, çocuklarınızın aleyhine veya yakınlarınızın aleyhine olsa bile, zengin olsun fakir olsun doğru şahitlik edin. Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Adaletten sapmamak için hevesinize, nefsinize uymayın. Eğer adalet ile hüküm vermekten, şahitliğinizde doğru söylemekten çekinir, dilinizi eğip bükerseniz ve yüz çevirirseniz şüphesiz Allah yaptıklarınızdan haberdardır!" (Nisa135)

Ne güzel bir ayet!

Adaletli davranmak bazen kişiye ve çevresine kısa vadede zararlı gibi görünebilir. Bazı kayıpları olabilir. Ancak kendi aleyhine bile olsa bireyin adaletli olması çok kazançlıdır. Evvela toplumda birlik ve dirliği sağlar. Kendi yakınlarını kayırmayan bir adalet anlayışı, torpil, istismar, kayırmacılık ve çıkarcılık yollarını tıkar. Genel anlamda adaletin daha sağlıklı uygulanmasına vesile olur. Halka, yöneticilerine karşı güven duygusu verir. Güven duygusu çok önemlidir. Toplumda güven duygusu zedelenince (ki şu sıralar bayağı zedelenmiş durumda) huzur ve sükunet ortadan kalkar. Dengeler altüst olur. Yöneticiler ve güç sahipleri halktan, halk da onlardan çekinir. Onlara güven duygusu veremeyince de korku ve tehdit ile egemenliklerini sürdürmeye çalışırlar!

Rabbim bizlere dünya hayatında, aile hayatında, savaşta, hukukta, ekonomik ilişkilerimizde, yönetimde adil olmayı nasip etsin!

Rabbim "hak" üzere ayaklarımızı sabit kılsın!

Kaynak: Milli Birlik Cemiyeti/Dost Meclisi Buluşmaları/Malatya Teşkilatı

Yazarın Diğer Yazıları