'Çete Davası' çöktü, Büyükşehir aklandı

2 Mayıs 2011 tarihindeki operasyonla başlayan ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da aralarında bulunduğu 130 sanığın yargılandığı dava beraatla sonuçlandı. Mahkeme Heyeti, davaya esas oluşturan organize suç örgütü iddiasının temelsiz o

2 Mayıs 2011 tarihindeki operasyonla başlayan ve İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun da aralarında bulunduğu 130 sanığın yargılandığı dava beraatla sonuçlandı. Mahkeme Heyeti, davaya esas oluşturan organize suç örgütü iddiasının temelsiz olduğunu belirterek İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde ihaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma gibi suçların hiçbirinin oluşmadığını, ortada herhangi bir suç örgütünün bulunmadığını ve bu iddiayla toplanan tüm delil, dinlemeler ve bilirkişi raporlarının hukuki olmadığını belirtti.   İzmir’e ve İzmir halkının iradesine karşı bir kumpas organizasyonu yapıldığını söyleyen dava avukatları, “İhalelerde fesat var deniyor. Asıl iddianameye fesat karıştırmışlar. Yargılananların değil, yargılayanların çete olduğu ortaya çıktı” diye konuştu. Duruşmada, cezaevinde hayatını kaybeden Alaattin Eraslan da anıldı.     İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne düzenlenen ilki 2 Mayıs, ikincisi 22 Kasım 2011 tarihlerindeki iki operasyonla başlatılan 130 sanıklı davanın son duruşması 7'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nun “örgüt lideri” iddiasıyla sanıklar arasında yer aldığı ve 397 yıl hapsinin istendiği dava, tüm sanıkların beraatıyla sonuçlandı. Davanın 29. ve son duruşması, Savcı Zafer Sercan Yetişer'in esas hakkındaki mütalaasını okumasıyla başladı. Dava kapsamındaki tüm iddiaları tek tek değerlendiren savcı, davaya esas oluşturan organize suç örgütünün iddiasının temelsiz olduğunu belirterek, ortada herhangi bir suç örgütü bulunmadığı, bu iddiayla toplanan delil, dinlemeler ve bilirkişi raporlarının hukuki olmadığını belirtti.   Zehirli ağacın meyvesi Soruşturmanın usulsüz başladığını, delilden suça gidilmeyip “suçlamaya delil üretilmeye” çalışıldığını vurgulayan Savcı Zafer Sercan Yetişer, “Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir” ilkesinden hareketle, hazırlanan bilirkişi raporları ve tanık ifadelerinin de gerçekçi olmayacağını ifade etti. İddianamede geçen 24 ayrı suçlamayı tek tek değerlendiren Savcı Yetişer, ihaleye fesat karıştırma ve görevi kötüye kullanma gibi suçların hiçbirinin oluşmadığı görüşüne yer vererek tüm sanıkların beraatını istedi. Savcının mütalaasının ardından mahkeme heyeti duruşmaya 1 saat ara verdi. Aradan sonra Mahkeme Başkanı Tamer Bulam, tüm sanıklara görüşlerini sordu. İsimleri okunan sanıklar, tek tek beraatlarını istediklerini söyledi.   Bu dava İzmir için tarihi bir davadır Aranın ardından hükmün açıklanması için mahkeme tekrar toplandı. Mahkeme Başkanı bu kez savunma avukatlarının son değerlendirmelerini sordu. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun avukatı Ercan Demir şu konuşmayı yaptı: “Soruşturma ve dava aşamasıyla ilgili belirtmemiz gereken şeyler var. Bütün davalar önemlidir ama bu davanın başka bir özelliği var: Bu, İzmir için tarihi bir davadır. Bu dava, aynı zamanda belirli bir dönemde motivasyonunu hukuktan almayan yargı ve emniyet içindeki bir grubun organize etmiş olduğu kumpas, hukuka karşı hile kullanma ve başka amaçlar için yargıyı  kullanmasıdır. Kumpasın davaya dönüşmüş halidir.”   Amaç Başkan Kocaoğlu’nu tutuklamaktı Avukat Ercan Demir, bu davada ana hedefin Başkan Aziz Kocaoğlu olduğunu belirterek şöyle devam etti: “Bu ekibin soruşturma sürecindeki temel hedeflerinden biri, Aziz Kocaoğlu’nu gözaltına almak ve tutuklamaktı. Bunu gerçekleştiremediler ve 1 numaralı sanık olarak buraya getirdiler.  Yaptıkları çılgınlıkları göstermek için örnek vermek istiyorum:  Belediyenin Grand Plaza şirketinin verdiği hizmetler arasında restoran işletmeciliği de var.  Bir tanesiyle ilgili düzenlenen adisyon belgelerinin altına Aziz Kocaoğlu ve Pervin Şenel Genç’in imzalarını monte ederek koymuşlar. Adisyonu Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun imzaladığını gösterecek kadar çılgın bir ekip. Bunu dava dosyasına dahil ettiler.  Tüm bunları ortaya koymamıza rağmen kimse hakkında işlem yapılmadı. Süreci yürütenleri HSYK’ya şikayet ettik, hiçbir işlem yapılmadı.  İzmir’e ve İzmir halkının iradesine karşı bir kumpas organizasyonu yapıldı. 6 yıl boyunca insanlar zan altında kaldı. Önemli bir kısmı 14 aya varan sürelerde hapiste kaldı. Bir kişi tutuklu yargılanırken mide kanseri teşhis konuldu. Buna rağmen tahliye edilmedi.  Alaattin Eraslan tutukluluk süresinde hayatını kaybetti. Buradaki insanlar çok ağır bedeller ödeyerek bu dava sürecini yaşadılar. 2 Mayıs 2011 şafağında başlatılan operasyonların en başında sayın Başkan ve bizler ‘Adalet istiyoruz; bu iddianame bizim iftihar vesikamızdır’ dedik. 2 yıl boyunca başkanından genel sekreterine kadar iletişim tespiti adı altında adeta röntgenci gibi izleyip tek bir  tane kişisel menfaat edildiğine dair delil bulamamışsınız.”   İddianameye fesat karıştı Hazırlanan iddianamenin bilimsel hiçbir özelliği olmadığını da vurgulayan Demir, “İhalelerde fesat var deniyor. Asıl iddianameye fesat karıştırmışlar. Evet bu iddianamede bir fesat var. Fesat odaklarının gerçekleştirdiği bir süreç oldu.  Bugün sayın mahkememizin zehirli ağacın meyvesinin zehirli olduğunu tespit etmesini istiyoruz. Sayın mahkememizin kararının beraat kararını vereceğini ve hileli delil elde edenleri de mahkum etmesini diliyor ve buna inanıyoruz”  dedi. Savunma avukatlarından Enis Dinçeroğlu ise, “Bu mütaala ile yargılananların değil, yargılayanların çete olduğu ortaya çıkmıştır. Soruşturma aşamasında görev yapan tüm kolluk kuvvetleri, Cumhuriyet savcıları ve sorgu hakimleri hakkında suç duyurusu talebinde bulunuyoruz” dedi. Avukat Zeynep Sedef Özdoğan ise “Bu süreçte bir kişi hapiste vefat etti. O beraat kararı almamış oluyor. Belediye fakirlere mandalina dağıttı. Sosyal belediyecilik yaptığı için bunlar yapıldı. İzmir halkının geleceğinden çalındı. İzmir uluslararası anlamda diğer rakiplerinden geri bırakıldı. Büyükşehir belediye başkanı örgüt lideri olarak yargılanırken tabi ki EXPO organizasyonu verilemezdi. Biz yalnızca beraat kararı talep etmiyoruz; bu hukuksuzluğu yapanların tespit edilmesini de istiyoruz” dedi.   Ve karar… Yaklaşık 5 saat süren duruşmanın sonunda Mahkeme Başkanı Tamer Bulam, merakla  beklenen hükmü açıkladı. Mahkeme heyeti, dava aşamasında yaşamını yitiren sanık Alaattin Eraslan hakkındaki kamu davasının düşürülmesine, diğer tüm sanıklar yönünden toplanan delillerin hukuka aykırı olması nedeniyle beraatlarına karar verdi. Kararda, soruşturma aşamasında yer alan kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulunulabileceği, gözaltında ve tutuklu kalanlar için tazminat hakkının olduğu da bildirildi. Açıklanan karar mahkeme salonundaki tüm sanıklar, yakınları ve kendilerini desteklemek üzere gelenler arasında büyük sevinç yaşanmasına neden oldu.   Bu iddianame şeref vesikamız Mahkeme çıkışında “İzmir Aziz'dir Aziz kalacak” sloganları ile karşılanan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, kalabalığa hitaben yaptığı konuşmada şunları söyledi: “2011 yılının ilk günlerinde başlayan soruşturma, 2 Mayıs 2011’de belediyemize yapılan operasyon, arkasından 22 Kasım’da Paris’te EXPO için çalışmalar yapılırken yapılan ikinci operasyon ve 2012’de hazırlanan iddianamenin ardından 3 Nisan 2012’de dava sürecinin başlaması... Tam 5 yıl mahkeme sürdü. Savunmamızı yaptık. Biz hep adalete inandık. Sadece ve sadece adalet istedik. Bugün adaletin vicdanı olduğunu tekrar tescil etmiş durumdayız. Firesiz tüm arkadaşlarımızla birlikte beraat ettik. Ne yapıldığı, neler yapıldığı savcı tarafından tek tek ele alınmış ve yasaya uygun olmayan, ahlak dışı hiçbir işimizin olmadığı tekrar tescil edilmiştir. Ben savunmamda ‘Bu iddianame bizim şeref vesikamızdır’ demiştim. Bu iddianame şeref vesikamız olduğu gibi Büyükşehir’in onurunun, gururunun ve nasıl çalıştığının tekrar ispatıdır.”   İzmirliler’e teşekkür etti Konuşmasında bürokrat arkadaşları ile İzmirliler’e teşekkür ederek devam eden Başkan Kocaoğlu şöyle devam etti: “Bütün arkadaşlarımıza, bütün belediye çalışanlarına, arkadaşlarımız tutuklu iken daha fazla çalışıp özveride bulunarak, daha fazla evraka imza atan ve elini taşın altına koyan arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum. Başından beri bize güvenen, bizim hile hurda yapmadığımıza inanan tüm İzmirlilere de sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Her mahkeme çıkışı yaptığım konuşmalarda 'bizim ilacımız çalışmaktır, biz bu sıkıntılı süreçleri ancak ve ancak çalışarak,  halkımıza layık olarak aşacağız' diyordum. Bugün aklandık; berat ettik.  Bize düşen en büyük görev, İzmir hemşerilerimize hizmet etmek,  daha büyük projelere imza atmak için çalışmak, çalışmaktır.  Benim anladığım ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin tüm çalışanlarının anladığı bir düstur var: Çalmamak, çaldırmamak ve çalışmak… Çalmamaya, çaldırmamaya ve çalışmaya devam edeceğiz. Allah bir daha dürüst insanlara böyle sıkıntılı zamanlar yaşatmasın.”

Bakmadan Geçme